Eğer Siz, serginin duyurularındaki o görkemli vurguyla, galeyanınıza galeyan katarak, içten içe sezinlediginiz o Hollywood'vari intikam için, naralar atmaya hazırlanıyorsanız, bu sergi size göre değil.Tamam itiraf ediyorum. Serginin ismindeki - "Revenge" - "İntikam" vurgusu sizleri şaşırtmak için hazırladığım bir oyun.
Zidane ve intikam kelimeleri birleşince akla ilk gelen politikadan sosyal sınıflara, medyatik savaşlara varan bir gladyatör klişesinin üzerine giden alışıldık bir tartışma .Tıpkı gazete köşelerindeki şatafatlı spor başlıklarında oldugu gibi damarlara yüksek adrenalin ve kan pompalayan bir klişe.
Klişeleri seviyorum elbette, sizler gibi. Bu klişeler olmasa buluşamazdık ve Djemal Zidane isimli futbol emektarına odaklanan serginin gündeminize oturmasını pek de bekleyemezdim. Ancak, davetiyede sunulan imge ve sözlerdeki vurguyu aşmaya cesaret edip, önyargısızca sergiyi görmeye gelirseniz, sizleri tüm yukarıda sözü edilen tartışmaların uzağında bir yere götürmeye çalışacağım. Populer kültürden, Endüstriyel futboldan ve global kodlardan uzak bir hikayeye.
Fransa'nın Afilli delikanlısı, sert mizaçlı haşarı kenar mahalle çocuğu Zinedine ile aynı soyadını taşısa da,
ismi pekde populer olmamış bir cezayir'li milli futbolcu Djamel. 80'lerde gözlerimizden uzak spekulatif olmadan işini severek yapan bir başka Zidane.
Bu hikaye, Zinedine'in Cannes film festivalinde ve önemli müzelerde binlerce kişiye gösterilen görkemli Postproduksiyon yapıttan farkli bir yerde duran (Douglas Gordon ve Philippe Parreno' nun Zidane'nı merkeze alan 90 dakikalık yüksek bütçeli sanat yapıtı), hatta aksine nostaljik kodlardan beslenen, düşük bütçeli ve samimi bir yapım, Djemal'ın hikayesi. Atari Salonlarında Masa Futbolu, ev, oda ortamında "çivili futbol", mahalle arasında futbolcu çıkartmaları değiş-tokuşu, kartpostal biriktirme, eskilerden, asetatlı sayfalarıyla kendinden yapışkanlı kocaman fotoğraf albümleri, v.b.ler mazinizde hoş ve sıcak anılarınıza karşılık geliyorsa, tüm o ruh halinizi kesintiye uğratmadan, sergiyi görmeye gidin ve eski bir futbolcunun hikayesine uzanın.
Borga Kantürk
Etiketler
- dergi yazıları (2)
- dergi yazıları (eng) (2)
- fanzin (1)
- gazete eleştiri (1)
- izmir'de güncel sanat (2)
- katalog (2)
- katalog (eng) (2)
- kitap yazıları (3)
- kitap yazıları (eng) (2)
- kitap yazilari (2)
- kitap yazilari (eng) (2)
- röportaj (5)
- sanatci yazilari (eng) (1)
- sanatçı söyleşileri (2)
- sanatçı söyleşileri (eng) (1)
- sanatçı yazıları (4)
Revenge of Zidane: Djamel Zidane
Borga Kantürk
Djamel Zidane Serisi No: 10
kağıt üzerine suluboya, 15 x 10 cm, 2006
"Djamel Zidane (born April 28, 1955) is a former football player from Algeria, who played in two World Cups. He appeared for the Algeria national team at the 1982 World Cup and at the 1986 World Cup, in which he scored one goal, a free-kick against Northern Ireland. He is not known to be a relative of french footballer Zinedine Zidane." (x)
(x) http://en.wikipedia.org/wiki/Djamel_Zidane
Et Ces't Pour Toi, 2006, Clermont-Ferrand
Ajda (Pekkan) has been a pop music idol in Turkey since the late sixties, and she has even been called as the “Turkish diva” in the international area. Although she is still producing new albums she also provides a nostalgic image. Borga’s connection with Ajda is on this nostalgic point. “Et c’est pour toi” is from the first solo album of Ajda released in 1968. This first album of hers was actually released in a time when the popular music in Turkey was trying to approach the western sound through rearrangements and covers of original western popular songs. Which can be also read as a sign of Turkey’s efforts in order to become more European in the sense of western civilization.
In this way Ajda with her songs provides us the space that we don’t/can’t actually belong. On the other hand she does this with a Turkish feeling as the way she sings the songs.
This project, which is realized in Clermont-Ferrand, aims to distribute the image of Ajda as a nostalgic icon. Her voice and lyrics in French, which is very familiar with the Turkish audience, is now on the streets of its native language country. Borga will realize this project through the stickers of Ajda and the lyrics of the song written on the public areas of the city. At the end of this -a both sided alienation-the guest with language that he doesn’t know and the singer, which the city doesn’t know, meets with each other in this work.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)