İstanbul ile göz göze gelmek: KUTUmini


İstanbul ile göz göze gelmek

1, 2-Makas işaretinden itibaren kutu olacak parçayı kartondan kesip ayırın. 3-Işığın girmesi için makas işaretli küçük yuvarlak ve dikdörtgenleri maket bıçağıyla kartondan ayırın. 4, 5-Kutuyu işaretli kıvrım yerlerinden resimli yüzü içe, 'kutu' logosu dışa gelecek şekilde katlayın. 6- Geçmeli kenarları, yapıştırıcı kullanmadan birbirine tutturun. 7, 8-Kutuyu ortadan ikiye katlayarak kapatın. 9, 10-Galeriniz hazır, kapıdan içeriye doğru bakıp galerideki eski İstanbul'u ve arka duvardaki deliklerden gözüken kendi kentinizi izleyin.Radikal'in Bienal hatırası niyetine verdiği kartonu kesip katlayarak kendinize 'taşınabilir bir sanat mekânı' yapabilirsiniz. Genç sanatçı Borga Kantürk 'KUTUmini' projesini anlattı.

İSTANBUL - Yaklaşık üç yüzyıl önce yabancı bir gezgin-ressamın elinden çıkma eski bir İstanbul peyzajının içinden günümüz İstanbul'una bakmak... Daha doğrusu onu, ele avuca sığan, dürbünvari kartondan yapılmış bir 'taşınabilir sanat mekânı'nın içinden 'dikizlemek'; kentin özlenen 'dünü'yle kimilerinin küçümsediği, burun kıvırdığı 'bugün'ünü iç içe geçirmek/çakıştırmak; İstanbul ile göz göze gelmek... Eğer bu yazıyı okuyorsanız, bir Radikal almışsınız demektir. Eğer bir Radikal almışsanız artık sizin de bir 'sanat mekânı'nız var demektir: Kartondan ama hem sanatçısını hem de izleyicisini bir yerde 'özgürleştiren', 'içindeki sanat yapıtını istediğin yerde bir müzeye, galeriye bağlı kalmaksızın izleme şansı'nı sunan bir sanat mekânı. Ana teması 'İstanbul' olan 9. İstanbul Bienali vesilesi ile 'KUTUmini' bugün 50 binin üzerinde haneye girecek. Geçmişi 2001 yılına dayanan KUTU 'taşınabilir sanat mekânı' projesi'nin Radikal işbirliği ile yarattığı bu yeni çalışması Evrim Yiğit, Matt Leiderstam ve Borga Kantürk'ün ortak çalışması. Borga Kantürk, projeyi 'küçük bir ütopya' olarak niteliyor. İşte Kantürk'ün sözleriyle kutu projesi:

KUTU, 2001'den beri var
"KUTU 'taşınabilir sanat mekânı' 2001'den bu yana süren bir çalışma. Sanatçının kendisini kurumsallaştırması fikrinden yola çıkıyor. Tipik sanat kurumlarının durağan ve kimi zaman sanatçıyı çeşitli açıdan sınırlayan, sabit yapısına alternatif bir duruş önermek adına yaratılmış bir proje. KUTU aslında bir grup projesi. Üç kurucu sanatçı (Elmas Deniz, Gökçe Süvari, Gökçen Cabadan), bir mimar (Evrim Yiğit), bir tasarımcı (Ali Batı) ve bir sanatçı-küratörün (Borga Kantürk) bir araya geldiği bir grup çalışması. Tıpkı diğer sanat mekânları gibi bir kurumsal kimliği, bir yöneticisi, kendine özgü mimari tasarımı ve hatta anlaşmalı olduğu sanatçıları var. Bu şekilde diğer sanat mekânlarına, parazitlenerek kendi bağımsız galerisi içerisinde kendi sanatçıları ve küratorü ile bağımsız bir alan yaratıyor. Bugüne kadar KUTU dört farklı sanat mekânı üretti ve birçok sanatçıya mekânının kapılarını açtı. Radikal'le verilen bu versiyonun adı 'KUTUmini', bugüne kadar üretilmiş KUTU mekânlarının en küçük boyutlu olanı, fakat 50 bine yakın basılmış olmasıyla da belki de en çok sanat izleyicisine ulaşabilecek olanı. Küçük bir ütopyayı çağrıştırıyor. Kendin için kâğıttan küçük bir galeri yap ve içindeki sanat yapıtını istediğin yerde bir müzeye, galeriye bağlı kalmaksızın izleme şansını deneyimle!

Eskisi ve yenisiyle İstanbul
Galeriyi bir mini-dürbün gibi oluşturma fikri İsveç'in ünlü sanatçısı Matts Leiderstam'ın. Matts'ten galerinin içine bir yapıt üretmesini istediğimizde Stockholm Ulusal Müzesi'ndeki C. Loos imzalı İstanbul peyzajını anımsadı. Ana teması 'İstanbul' olan bu yılki bienalle aynı zamanda gerçekleşecek bu çalışmada, yabancı bir ressamın elinden çıkmış eski İstanbul görüntüsünü günümüzün İstanbuluyla iç içe geçirme fikri benim de hoşuma gidiyor. Projeye dahil olacak izleyiciler açısından yaşadıkları İstanbul'a belki de daha önce hiç görmedikleri eski bir görünümün içinden, o eski İstanbul peyzajını çok uzun yıllar önce üreten gezgin-ressamın vizyonundan baktırması. İstanbul'da şu anda yaşamakta olan birçok insanın daha önce adını bile duymadığı bu gezgin-ressamın çalışması, 'Uzaktaki'nin bir zamanlar baktığı İstanbul'a dikkatimizi çekiyor. Matts Leiderstam ise bizlere cebimizde taşıyacak kadar yakınlaştırdığı Loos'un yüzyıllar önceki İstanbul'u ile bu küçük galeriyi, özel bir dürbüne dönüştüyor. Hem eski İstanbul'u hem de iki yuvarlak delikten gözüken günümüz kentini çocuksu bir muziplikle dikizliyoruz. Bir bakıma kendini kentsizleştiren KUTUmini'nin, sanatçıyı konumlandırıp sınırlayan önyargılı bakışlara güzel bir yanıt olduğunu düşünüyorum.

Cepte gezdirilecek bir kutu
İzleyici nerede olursa olsun, cebinde gezdirebileceği, yanında taşıyabileceği bir sanat mekânına sahip olacak ve üstelik de bu mekânın yapılışını kendi elleriyle yaşayacak. Bence bir yerdeki akışa dahil olmaktansa birçok başka kanala ve uluslararası iletişim ağına parazitlenecek bir sistem yaratabilmek daha önemli. Bunu da başardığımıza inanıyorum. KUTU 'Taşınabilir Sanat mekânı' dışında proje koordinatörlüğünü üstlendiğim bir yerel sanat inisiyatifi de benzer anlayışa hizmet ediyor. İzmir'deki K2 Sanat Merkezi, üç yıldır güncel sanat adına uluslararası platformda varolma çabası gösteriyor." *


* Bu haber Radikal Gazetesinin 17 Eylül 2005 günkü sayısında yeralmıştır.

Hiç yorum yok:

Bu Blogda Ara

Map Of Poverty / Yoksulluk Haritası

Map Of Poverty / Yoksulluk Haritası
"Maps courtesy of www.theodora.com/maps used with permission"